Kısıtlı gücüne rağmen maçın ilk düdüğünden son düdüğüne kadar aynı disiplinle ve aynı mücadele gücüyle oynamaları sanıyorum İsrail’in en büyük avantajı rakiplerine göre. Öyle çok güçlü, derece yapacak oyunculara sahip değiller. Sırf takım oyunuyla da dengeleri bozacak bir takım da değiller. Sıradan bir takımlar benim gözümde. Dediğim gibi en büyük avantajları, maçta takınmış oldukları ciddiyet ve disiplin. Takımın en önemli oyuncuları olarak Yotam Halperin, Lior Eliyahu ve Tal Burstein öne çıkıyor. Bir de genç oyuncuları ve İsrail basketbolunun ileride çok şey beklediği Omri Casspi var. Henüz oldukça genç ve fazla da tecrübesi yok. Kendisini göstermek adına, o da tam performans ve tam konsantreyle oynayacaktır, aldığı sürelerde.
İsrail’i milli takımımıza karşı oynamış olduğu hazırlık maçında da izledik. Dediğim gibi çok ahım şahım olan bir takım değil. Özellikle yapacakları skora değinmek istiyorum. Bazı maçlarda ortalamalarının üzerine çıktılar. Benim gözümde atacakları sayı 60-65 arasıdır. Hücumda biraz da oyuncuların kişisel performanslarına, o günkü form durumlarına bağlı olan bir takım oldukları için, attıkları skor da oldukça değişkenlik gösterebiliyor. Hiçbir zaman attıkları 75-80 sayılar ölçü değildir İsrail’in.
Bu turnuvada da en büyük rakipleri Makedonya. Kendi güçlerine denk bir tek Makedonlar var grupta. Diğer rakipleri olan Hırvatistan ve Yunanistan’a diş geçireceklerini hiç ama hiç zannetmiyorum. Bir de benim gözlemlediğim, rakibin yakalamış olduğu sayı serilerine karşı, oldukça çaresiz kalıyorlar. Bunda dediğim gibi hücum güçlerinin kısıtlı ve pota altındaki oyuncularının ekstra özelliği olmamasından kaynaklanıyor. Oyun sıkıştığında, başarıyla uygulayabilecekleri özel setlerini yok. Bu konuda da yetersiz görüyorum. Ben Makedonya karşısında da fazla şans tanımıyorum İsrail’e. Ve grubu son sırada tamamlayarak, şampiyonaya erken veda edecek takımlar arasında görüyorum onları.
Yunanistan
Son yılların en büyük basketbol değerlerinden birisi Yunanistan. Kendine has basketbolu olan ve adeta makine düzeninde işleyen bir düzen, kurguya sahipler. Bu sistemde ve bu başarıda tabii ki yetenekli oyuncuların da yeri büyük ama, hem kulüp bazında hem de milli takım bazında ele alırsak Yunanları, gerçekten bu işi iyi yaptıklarını söyleyebilirim.
Bu turnuvaya önemli eksiklerle geliyorlar. Olympiakoslu oyuncuları Panagiotis Vasilopoulos ve Theodoros Papaloukas, kadroda yer almıyorlar. Özellikle Papaloukas gerçekten Avrupa’nın en iyi guardlarından birisi, belki de en iyisi. Onun dışında rakibe yaptığı sıkı savunmayla ün salmış olan Dimitris Diamantidis de bu turnuvada yer almıyor. Onun da eksikliği çok büyük bir dezavantaj. Özellikle Slovenya ile yaptıkları hazırlık maçında, çok aradı Yunanistan onu. Bir türlü istenilen savunma ritmini bulamadı Yunanistan. Ne içeride yeterli sertliği sağlayabildiler, ne de dışarıdaki oyunculara istenilen savunmayı yapabildiler. Durum böyle olunca da 81-64’lük farklı bir mağlubiyet ortaya çıktı. Her ne kadar eksik olarak lanse edilseler de, kadrolarında Spanoulis, Zizis, Fotsis, Bouroussis gibi son derece tecrübeli ve yetenekli oyunculara sahipler. Papaloukas ve Diamantidis’in yokluğunda kuşkusuz en kilit oyuncular olacaklardır ve onların açığını kapatmak için her maç daha fazla efor sarf edecek oyunculardan olacaklardır.
Yunanistan, her ne kadar eksiklerle de gelmiş olsa, Yunanistan, Yunanistan’dır benim gözümde. Hala oldukça iyi bir kadroları var ve ben onlardan yine madalya bekliyorum. Eksiklerinden dolayı, Hırvatistan’ın onları zorlaması ve hatta ciddi bir kesim tarafından da mağlup edilmesi beklense de, ben o kesime dahil değilim. Grup liderliği için benim favorim Yunanistan ve madalya alacaklarını da düşünüyorum bu turnuvada.