Belki çok iyi bir transfer değil ama kaliteli bir isim kuşkusuz Santiago. Yıllardır Efes Pilsen'de böyle dev bir oyuncuyu (2.16) izleme fırsatı yakalayamamıştık. Zaten sadece Euroleague'de forma giyecek. Camia, Avrupa'ya kilitlenmiş durumda. Hayırlı olsun Efes'e. Ermal'i beklerken, Santiago ile imzalar atıldı.
10 Eylül 2009
7 Eylül 2009
Brezilya Şampiyon !
Porto Riko'da düzelenen turnuvada, en sahibi Porto Riko ile Brezilya altın madalya mücadelesi verdi. Son ana kadar heyecanın ve çekişmenin eksik olmadığı maçta Brezilya, ev sahibini 61-60 mağlup etmeyi başarmış. Maçın kaderini Porto Rikolu Vassallo belirlemiş, 31 saniye kala kaçırdığı serbest atışla. Son topta ise Arroyo, 3lük atışı sayıya çeviremeyince, Brezilya altın madalyaya ulaşmış. Brezilya'da Barbosa 24 sayı, Splitter da 13 sayı 9 ribaunt ile ülkesini taşıyan isim olmuş. Porto Riko'da ise Arroyo'nun 14 sayısı mağlubiyeti önlemek için yeterli olmamış.
Bronz madalya mücadelesinde ise, Arjantin Kanada'yı 88-73'lük skorla mağlup etmiş. O maçta da Scola 27 sayı ile maça damgasını vurmuş. Prigioni de 17 sayı 8 asistle galibiyetin mimarlarından olmuş.
6 Eylül 2009
Son Şampiyon Sahne Alıyor
Son şampiyon Efes Pilsen, sezon hazırlıkları için İtalya'ya gidiyormuş. Bugün itibariyle çalışmalarına başlayacak olan Efes, 8 hazırlık maçı yapacakmış İtalya'da. Program şöyle;
7 Eylül Pazartesi
Efes Pilsen-Air Avellino
9 Eylül Çarşamba
Efes Pilsen-Aris
10 Eylül Perşembe
Efes Pilsen-Spartak St. Petersburg
13 Eylül Pazar
Efes Pilsen-Donetsk
14 Eylül Pazartesi
Efes Pilsen-Armani Jeans Milano
16 Eylül Çarşamba
Efes Pilsen-Montepaschi Siena
17 Eylül Perşembe
Efes Pilsen-Lottomatica Roma
19 Eylül Cumartesi
Efes Pilsen-Montepaschi Siena
Porto Riko Finalde !
Porto Riko'da devam eden 2009 FIBA Amerika Şampiyonluğu'nda ev sahibi Porto Riko, büyük bir sükse yaparak yarı finalde Arjantin'i 85-80'lik skorla elemeyi başararak finalde Kanada'yı 73-65 ile geçen Brezilya'nın rakibi oldu.
Porto Riko'da Arjantin karşısında Arroyo 19 sayı 3 ribaunt 4 asist ile yıldızlaşırken, Arjantin'de Scola'nın 31 sayı 4 ribauntluk performansı yetmedi.
Brezilya'da ise Leandro Barbosa 22 sayı kaydederken, Anderson Varejao da 16 sayı 8 ribauntluk katkı sağladı.
5 Eylül 2009
EuroBasket 2009 D Grubu #2
Bulgaristan bu tip turnuvalarda pek görmeye alışık olmadığımız takımlardan birisi. 2005 Avrupa Şampiyonası’nda yer alan fakat ondan önceki deneyimini 1993 yılında elde etmiş bir takım. Takımın başında Avrupa basketbolunun yakından tanıdığı İsrailli Pini Gershon var. Oyuncularla olan iletişimine ve taktik anlayışına saygı duyduğum koçlardan birisi kendisi. Onlar da bu turnuvada bir sürprizin peşindeler. Hedefleri ilk gruptan çıkmak. Daha uzun soluklu bir hedefleri yok fakat zaten kadroları da daha fazlasını elde edecek güçte değil.
Takımın en önemli yıldızı İbrahim Jaaber bu turnuvada yer almıyor. Nedeni ise turnuvanın Ramazan ayına denk gelmesinden dolayı. Kendisi oruç tutacağı için şampiyona kadrosunda yer almıyor. Onun yokluğu hissedilecektir tabii ki. Bir diğer önemli oyuncu ise, tecrübeli isim Todor Stoykov. Bir diğer isim ise, ülkesini İspanya’da başarıyla temsil eden Videnov. Takımın skor yükü bu iki oyuncunun üzerinde olacaktır Jaaber yokken.
Bulgaristan tempolu oyun seven bir takım. Tempoyu yükseltip bulduğu şutlarla veya boş hücumlarla farkı arttıran ve maçta varlığını hissettirebilen bir takım. Onlar da her ne kadar Türkiye karşısında şanslarının az olduğunu bilseler de, milli takımımızın formsuzluğundan ve tam hazır olmayışından yararlanıp sürpriz yapma peşinde. Yine ev sahibi Polonya’yı gözlerine kestirmiş durumdalar. Ama ben Bulgaristan’ın bu gruptaki şansının fazla olmadığını düşünüyorum. Gerek Polonya, gerekse milli takımımızın herhangi bir kazaya sebebiyet vermeyecektirler. Bu düzeyde fazla tecrübelerinin olmadığını da düşünürsek, Bulgaristan’ın hedefleri bence havada kalıyor. Grupta son sırayı alarak eleneceklerini düşünüyorum.
Türkiye
Milli takımımızda önemli eksikler var. En başta bu takımı yönetecek vasıfta bir antrenörümüz yok. Onun dışında sahada 4 numarada ciddi eksikliğimiz var. Oyun planlarımızda ciddi sorunlar var. Henüz Hidayet’i nasıl kullanacağımızı belirlemedik. Yani Almanlar gibi bir Nowitzki gibi mi oynatacağız yoksa takımın herhangi bir oyuncusu gibi mi ? Mehmet Okur’un zamanındaki gibi ona özel olarak hazırlanmış setlerimiz yok. Aynı sıkıntıyı Memo’da da yaşamıştık sonraki olan olayları biliyorsunuz. Hidayet’in Orlando’daki oyuna katkısını hepimiz yakından biliyoruz artık televizyon kanallarında yayınlanan Play off maçlarıyla. Fakat milli takımdaki Hidayet’e baktığımız zaman, oldukça durağan, sadece topu eline verip izlediğimiz bir Hidayet var. O da içeri driver edip ya pas çıkartıyor dışarıya, ya da geriye çekilip şut atıyor. Yani ancak bu kadar olumsuz ve etkisiz kullanılabilinir. Halbuki bunu takımdaki oyun kurucularımız da gayet yapar yani. Bir Ender, bir Kerem rahatlıkla içeri drive edip, pozisyona göre geri çekilip şut atabilir, pozisyonun devamını turnikeyle sonuçlandırabilir, yakın mesefa şutla bitirebilir ya da dışarıdaki boş arkadaşına topu aktarabilir. Özel bir yetenek gerektirebilecek bir şey değil. Sözün özü, bunu her ülkede milli takım seviyesine gelmiş her oyuncu yapabilir. Ama işte bizim de coaching anlayışımız bu kadar maalesef. Çıkın oynayın. Ben zırt pırt oyuncu değişiklikleriyle, o maç için uygun beşi bulmaya çalışırım, siz yeter ki oynayın diyor sanırım Tanjevic hazretleri.
Hazırlık turnuvalarında da gözlemledik. Hiç bir şeyimiz hazır değil. Ne savunmada ne hücumda. Hele savunma içler acısı. Kerem Gönlüm’ün doping olayından sonra, milli takımdan çıkarılması, Tanjevic’in kişisel egolarını tatmin edercesine oraya yeni oyuncu çağırmama ısrarı ve Ersan’ın yedeği olarak Barış Hersek’le şampiyonaya gidişimiz. Tamamen fiyasko. Bu konulara çok girmeden genel olarak değerlendirme yapacak olursak, ben milli takımımızı hiç ama hiç hazır bulmadım. Zaten Tanjevic yönetiminde, hazır olarak gittiğimiz turnuva yok. Hep sürprizler bekliyor bizi. Bu turnuvada da öyle oldu. Alis harikalar diyarında anlayacağınız. Yıllardır şutör oyuncu eksikliği çekiyoruz, bu kadroda da önemli eksiklerden birisi şutör oyuncu eksikliği. Ülke basketbolu maalesef yetiştiremedi İbrahim Kutluay’dan sonra böyle bir isim.
Takımımızda önemli isimler var. Pota altında Ömer Aşık, tecrübesiyle Kerem Tunçeri, Hidayet Türkoğlu, savunmasıyla Ömer Onan, Sinan Güler. Bu sezon Avrupa’daki performansıyla NBA’e geri dönen ve bu sefer çok daha önemli katkılar verecek Ersan İlyasova gibi önemli parçalarımız var. Fakat milli takımımızın en büyük eksiği, bu oyuncuları organize edecek bir antrenör eksikliği !
Yine bir şampiyonaya gidiyoruz ve ne yapacağımızı kendimiz dahil hiç kimse bilmiyor. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete. Bu kadar işler “olacağına varır” felsefesine bırakılmışken bize de şampiyona öncesi başarılar demek yerine, “hayırlısı” demek düşer. Ama perşembenin gelişi de biraz çarşambadan belli olur. Ben milli takımımızdan pek ümitli değilim, Polonya’daki turnuvada da zorlu maçlar bizi bekliyor. Bulgaristan her ne kadar kolay bir rakip olsa da, ecel terleri dökebiliriz. Yine ev sahibi Polonya var. Bizim başımızı çok ağrıtacaklar Logan, Lampe, Gortat üçlüsüyle. Bizim sistemimize ve basketbolumuza da çok ters 3 oyuncu. Çok zor bir Polonya maçı bizleri bekliyor. Hakemlerin ev sahibi takımın lehine taktir haklarını da kullanacağını ve bizim oyuncularımızın böyle şeylere çok takıntılı olduğunu düşünürsek, oyundan kopma ihtimalimiz çok yüksek bazı bölümlerde. Yine de gruplardan çıkacağımızı düşünüyorum. Ama madalya yolu tamamen kapalı.
EuroBaskwet 2009 D Grubu #1
Ev sahibi Polonya. Kendi seyircisi önünde mücadele veriyor. Litvanya hariç Türkiye ve Bulgaristan’ın en çok dikkat etmesi gereken unsur, hakem kararları olacaktır. Şampiyonanın ev sahibini hoşnut tutmak isteyecekler ilk turlarda. O yüzden hakemler taktir haklarını ev sahibinden yana kullanabilir. O yüzden çok dikkatli olmalıyız. Tabii Bulgaristan da öyle. Bizim oyun yapımızı ve karakteristik özelliklerimizi düşünürsek hakemleri çaldıkları bu tip düdüklere çok kafayı takarız. O yüzden Polonya’nın seyirci desteğiyle birlikte bu gruplardaki en büyük kozu da hakem taktir hakları olacaktır.
Polonya ile hazırlık turnuvası kapsamında İngiltere’de karşı karşıya geldik. Özellikle devşirme oyuncuları Logan başımıza büyük işler açacağa benziyor. Onun dışında bizim uzunlarımızın sevmediği boyalı alan mücadelesini (kulakların çınlasın Kerem Gönlüm) çok iyi yapan Lampe yine içerideki mücadelesiyle takımına katkı sağlayan ve Orlando’dan da tanıdığımız Hido’nun eski takım arkadaşı Gortat, takımın en önemli isimlerinden. Yine ilerleyen yaşına rağmen önemli bir profesyonel olan ve takıma vereceği katkı çok kilit olan Wojcik’i de unutmamak lazım.
D Grununda bizimle birlikte yer alıyor Polonya. Ve en büyük rakipleri biz olacağız kuşkusuz. Türkiye’yi hiç hazır görmedim fakat bizim de sağımız solumuz belli olmuyor bu tip turnuvalarda. Polonya ile Türkiye arasında grupta 2-3 savaşı olur diye düşünüyorum. Bulgaristan’a fazla şans tanımıyorum bu grupta. Seyircisiyle ve hakemin taktir haklarıyla 2. için Polonya’yı, Türkiye’den bir adım önde görüyorum maalesef. Umarım yanılırım.
Litvanya
Litvanya, basketbolun en önemli ekollerinden bir tanesi. Tam bir oyuncu pazarı. Çok yetenekli oyuncular yetiştiriyorlar ve kendilerine özgü basketbolu şartlar ne olursa olsun oynayabilen bir takım oldukları için, bir ekol oldular zaten. Onların da önemli eksikleri var baktığımızda. Milli takımdan affını isteyen ve Avrupa’nın en önemli oyuncu kurucularından birisi olan Sarunas Jasikevicius, mesafe ne olursa olsun şut atan ve sokabilen Arvydas Macijauskas ve bir diğer önemli oyuncuları Rimantas Kaukenas, milli takımdan bu turnuvada aflarını istediler. Yine de dediğim gibi oynadıkları oyundan en ufak bir taviz vermeyeceklerdir.
Takımda son derece önemli oyuncular var. Mevcut eksiklerden sonra da belki de takımın en büyük kozu bu yaz Denver’dan Olympiakos’a giden Linas Kleiza olacaktır. Avrupa’da rakiplerine olan vücut avantajı sebebiyle daha çok onu 4 numarada izleyeceğiz ve önemli bir tehdit olacaktır yüzü dönük şut kullanmasıyla.
Litvanya her zaman bize ters gelen bir takım olmuştur. Litvanya’ya karşı karnemiz pek iyi değildir. Hazırlık maçlarında iyi görüntü çizdi Litvanya. Özellikle son maçta İspanya gibi bir rakibi 22 sayı farkla mağlup etmeyi başardı. O maçtaki galibiyetin en önemli nedeni, yüksek yüzdeyle kaydettiği şutlardı Litvanya’nın. Yani havaya girdiği zaman durdurulması çok zor bir takım. Bizim de tüm hazırlık turnuvası boyunca yaptığımız dağınık savunmayı düşünürsek, işimiz bir hayli zor olacak Litvanya karşısında. Her ne kadar Jasikevicius gibi oyun kurucudan mahrum da olsa Litvanya’nın grubu zirvede tamamlayacağını düşünüyorum. Ama madalya, gruptaki işler kadar kolay olmayacaktır Litvanya adına.
EuroBasket 2009 C Grubu #2
Çok önemli bir basketbol ekolününe sahip bir ülke İspanya. Ve çok yetenekli oyuncuları var. 2000’li yılların başından beri yakaladıkları jenerasyonla önemli işlere imza attılar. Gelecek kuşak da iyi geliyor ve gerçekten İspanya yaptıkları yatırımlarla ve takındıkları ciddiyetle bu işin nasıl yapılması gerektiğini, bizim gibi alt yapı cahili ülkere çok net bir şekilde gösteriyor. Turnuvanın en büyük favorisi İspanya kuşkusuz. Bu, bu turnuvaya özgü bir şey değil. Katıldıkları her turnuvada madalya adayları arasında her zaman var İspanya. Ama şu ana kadar Avrupa Şampiyonası’nda altın madalyaya ulaşamadılar. Dediğimiz gibi onların biraz da final sendromu oluştu. Son 5 Eurobasket organizasyonda, 3 gümüş madalyaları var. Tam 3 kez altın madalyanın eşiğinden döndüler. Artık bunu son Eurobasket’de kendi evlerinde düzenlediği turnuvada bitirmek istiyorlardı fakat bu sefer de turnuvanın sürprizi Rusya’ya boyun eğdiler, son saniyedeki gelen şans basketiyle. Ama bu sefer diğer ülkerin de önemli oyuncuları yokken, arzulanan madalyaya Polonya’da ulaşacaklar gibime geliyor.
Onların da tek önemli eksiği NBA’de forma giyen Calderon. Bir diğer eksik de Jimenez. Ama Calderon’un yerine herkesin artık yakından tanıdığı Ricky Rubio var. NBA takımların iştahı kabartmış durumda. Yine Avrupa’da onu kadrosuna katmak isteyen takımlar sıraya girmiş durumda. Ama mutlu sona ödediği inanılmaz parayla Barcelona ulaştı. Geleceği çok parlak bir oyuncu. Kendi yaş grubuyla elde ettiği başarılar, yaptığı inanılmaz istatistikler daha dün gibi akıllarda. Calderon’un yerini dolduracağını düşünüyorum genç oyuncunun. Onun dışında sakatlığı bulunan Gasol, yine kadroda ve ilerleyen maçlarda İspanya ondan katkı almaya başlayacaktır. Yine takımda GAsol’ün kardeşi Marc, önemli isimlerden ve abisinin durumu iyileşene kadar sorumluluğu üstlenecektir. Onun dışında Rudy Fernandez, J.C. Navarro, F. Reyes, J. Garbajosa gibi isimlere sahip. Gerçekten tam bir yıldızlar topluluğu İspanya milli takımı.
Hazırlık maçlarında 8 maçta sadece tek mağlubiyet aldı İspanya. O da son maçta Litvanya karşısında 22 sayılık yedikleri farkla. Bu büyük farkta Litvanya’nın gününde olması ve yüksek şut isabetiyle olmasının da payı büyüktü fakat ne olursa olsun İspanya gibi bir takımın yediği 22 sayı, izah edilemez. Şampiyona öncesi tam zamanında gelmiş bir mağlubiyet. Çok önemli bir uyarı İspanya için. Bu mağlubiyetin gereken ciddiyeti takınmaları açısından, İspanya’nın yararına olduğunu düşünüyorum.
Turnuvanın favorisi İspanya, zor bir grupta yer alıyor. Fakat hangi grupta olursa olsun, İspanya’nın yer alacağı her grup zor olarak lanse ediliri. İspanya’nın rahat şekilde gruptan çıkacağını düşünüyorum. Bu sefer özlenen altın madalyayı alacaklarını düşünüyorum. İspanya benim gözümde de turnuvanın şampiyonu.
Slovenya
Slovenya da önemli bir basketbol ülkesi. Fakat onlar da son yıllarda söz sahibi olmaya başladılar. İyi bir kadroya sahipler fakat bu kadronun başarıya ulaşması için gereken en önemli şart bence yapılacak olan savunma. Savunmaya bağlı olarak bir yerlere gelebilecek bir takım Slovenya. Genel olarak iyi bir hazırlık turnuvası geçirdiklerini söyleyebilirim. 13 maçta 9 galibiyet elde ettiler. Fakat alınan mağlubiyetler içinde, en utanç verici, en moral bozucu Büyük Britanya karşısında alınan mağlubiyetti. Son periyota kadar üstün götürdüler maçı fakat hücumda istenilen düzeye bir türlü ulaşamadılar. Bu son periyotta artık tavan yaptı ve maçı da 63-56 kaybettiler.
Bu turnuvada en büyük eksiklerinden birisi de takımın en önemli oyuncularından birisi olan ve belki de en önemlisi ve benim de basketbolunu beğenerek izlediğim ve hayranlık duyduğum Sani Becirovic. Onun dışında Beno Udrih ve Nesterovic’in de yoklukları can sıkıyor. Bir de Avrupa’nın en iyi 4 numalarından birisi olan Smodis’in durumunun da henüz netleşmemiş olması, canları sıkan en büyük etkenlerden. Ama kadrolarından Lakovic, Brezec, Lorbek ve Nachbar gibi önemli isimler mevcut. Özellikle Nachbar’ın ismi de artık bize pek yabancı gelmiyor. Efes Pilsen’in bu sezonki yeni transferinden birisi.
Turnuvanın en zorlu gruplarından birisinde yer alıyorlar. En büyük rakipleri kuşkusuz Sırbistan, bu gruptaki. İspanya’yı saymıyorum bile, çünkü onlar alıp başını gidecekler. Slovenya’nın turnuvadaki kaderini belirleyecek Sırbistan maçı. Aynı ifadeleri Sırbistan için de yazmıştım. İyi savunma yapanın kazanacağı türden bir karşılaşma olacak. Genel olarak Slovenya’dan bahsedersek, bu turnuvada madalya istiyorlarsa, bunun yolu savunmalarından geçiyor. Bir çok kez iyi savunma yapmayı başarıp, rakiplerini 60’lı sayılarda tutmayı başardı Slovenya. Tabii her takım için savunma çok önemli ama Slovenya için bir kat daha fazla önemli. Şampiyonadaki kaderlerini, grupta oynayacakları Sırbistan maçı belirleyecek. O maçtan çıkacak skora göre ya 2 ya 3 olarak tamamlarlar grubu.
EuroBasket 2009 C Grubu #1
Bence açık ara turnuvanın en zayıf takımı durumda Büyük Britanya. Çok zor bir gruba düşmeleri de cabası. Takımda NBA transfer sezonunda boy göstermiş olan Chicago’dan Detroit’e geçen Ben Gordon yok. Yine bir diğer Chicagolu Luol Deng ağır bir sakatlıktan çıktığı için affını isteyen oyunculardan diğeri oldu. Bu iki NBA oyuncusuyla biraz olsun yankı uyandırmaya çalışacaktı Büyük Britanya ama bu planlar hayal oldu. Yine bir diğer NBA’de forma giyen oyuncuları olan Mensah-Bonsu ise yeni kadroya dahil oldu. Ondan bir şey beklemek yanlış olacaktır. Takıma uyum sürecini çok kolay olmayacaktır.
Hazırlık turnuvalarında da gördük zaten Büyük Britanya’yı. Milli takımımızla da karşı karşıya geldiler. En kötü dönemimizde bile çok rahat yenmeyi başardık. Zaten şu ana kadar hazırlık sürecinde yapmış olduğu 9 maçta sadece 1 galibiyet alabilmiş durumda Büyük Britanya. Ne kadar hazırlık maçları ölçü olmasa da, bu kadrodan bir şeyler beklemek hayalperestlik olur. Heleki C Grubu gibi bir gruptalarsa.
Ben Büyük Britanya’nın fazla varlık gösterebileceğini sanmıyorum. Averaj takımı olacaklardır C Grubunda. Ve grupta son sırayı alıp, turnuvaya veda edeceklerdir.
Sırbistan
Çok önemli bir basketbol ekolü var Sırbistan’ın. Özellikle Yugoslavya dağılmadan önce, her turnuvaya damgalarını vuruyorlardı. Son yıllarda Sırbistan basketbolunun en temel taşı olan Partizan kulübü de, milli takımda genç jenerasyona görev veriyor. 21-24 yaş grubunun ağırlıklı olarak bulunduğu bir kadro oluşturdu koç Ivkovic. Hazırlık maçlarında hazır bir görüntü çizdi Sırbistan. Güçlü takımlarla karşı karşıya geldiler ve bu da onları zorlu C Grubuna daha iyi ve daha gerçekçi hazırlanmalarını sağladı.
Takımın en büyük avantajları genç ve enerjik olmaları. Bu şampiyonada artık önceki turnuvalardaki gibi ham değil hiçbir oyuncu. Takımın temel taşları olacak oyuncular Avrupa’nın önemli takımlarında, iyi süreler aldılar. Başarıya açlar. Diğer bir artısı ise, takımın skor yükü tek bir oyuncu üzerinde toplanmıyor. Skor yükünü çekecek olan oyuncular çok iyi bir şekilde bir araya getirilmiş durumda. Bu da çoğu maçta avantaj sağlayacaktır genç takıma.
Bu turnuvada, Teodosic, Tripkovic, Tepic, Velickovic, Popovic takımda beklentilerin daha yoğun olduğu isimler. Bu takıma bir de Efes Pilsen’in yeni transferi Igor Rakocevic’in ağabeylik etmesi bekleniyordu fakat milli takımdan affını istedi, yoğun bir sezon geçirdiği için. Rakocevic olsaydı gerçekten hücumda otomatikman bir kademe yukarı fırlayacaklardı.
Zor bir grupta yer alıyor Sırbistan. Şampiyonanın en zor grubu hatta. Slovenya ve İspanya gibi çok önemli 2 takımla karşılaşacaklar. Ben İspanya karşısında fazla şans tanımıyorum genç ekibe. Fakat Slovenya ile oynayacakları maç onların grupta ikinci mi yoksa üçüncü mü sırayı elde edeceklerini gösterecek ve bu gruplardan sonra oluşturalacak olan ikinci gruplara büyük avantajla gitmelerine sebep olacak. Sırbistan’ın bu şampiyonadaki kaderini biraz da Slovenya maçı belirleyecek. Sırpların gruptan çıkacağını düşünüyorum ama 2 mi olur 3 mü olur bunu hep birlikte göreceğiz.
EuroBasket 2009 B Grubu #2
Almanya da, tıpkı Hırvatistan gibi bizim yakından tanıdığımız basketbol ülkelerinden birisi. Gerek turnuvalarda karşı karşıya geldiğimiz için, gerekse hazırlık turnuvalarında yolumuz kesiştiği için iyi tanıyoruz Almanya’yı. Bu yıl da karşılaştık ve bizi mağlup etmeyi başardı, kendi seyircimiz önünde, Almanya. Ülkemizde düzenlenen Efes Pilsen World Cup 8’i de 3. sırada tamamladılar. Her ne kadar Nowitzki olmasa da, hafife alınacak bir takım değil.
Bu yıl onların en büyük eksiği NBA yıldızları Nowitzki hiç kuşku yok ki. Çok önemli parçaları olmamasına rağmen, her organizasyonda Nowitzki, NBA’de ağır bir sezon geçirmesine rağmen gelir, bu takımın direksiyonuna oturur, büyük efor sarf etmekten kaçmazdı. Herkes biliyor onun Almanya için yaptığı fedakarlıkları. Kendisi de farkında, bu ekiple madalyaya ulaşmalarının çok zor olduğunu. Çünkü hiçbir zaman Nowitzki’yi tamamlayacak bir parça çıkartamadılar. Bu yıl Alman yıldız milli takımdan affını istedi. Geçmişteki samimi ilişkilerin, faydasını gördü ve federasyon izin verdi Nowitzki’ye, kırmadı onu. Her zamanki olduğu gibi yine Almanya madalya uzak takımlardan bir tanesi. Bir diğer eksikleri de son yıllarda milli takımda boy göstermeye başlayan Kaman’dı. Her ne kadar takım çok uzun zamanlar Kaman’la oynamasa da, onun yokluğu da şüphesiz çember altında hissedilecektir. Bu oyuncuların yokluğunda sahne, Hamann, Greene, Jagla ve Femerling gibi oyunculara kalacaktır. Özellikle Jagla’nın performansı diğer oyunculara göre biraz daha belirleyici olacaktır. Ülkemizde bir dönem Türk Telekom formasıyla da izledik Alman oyuncuyu. Şut atmayı biraz fazla seven bir oyuncu. Özellikle mesafe ne olursa olsun, 3’lük atmayı seven bir oyuncu. Buraya kadar fazla sıkıntı yok fakat asıl sıkıntı burada başlıyor. Gününde olsa da, olmasa da hiç tereddütsüz gönderiyor topu potaya. Bu da takıma zarar veriyor açıkçası. Burada kendisini frenlemesi gerekiyor. Nowitzki de yokken, meydanı boş bulup, pota taşlamaması gerekiyor. Nowitzki’nin durumunun son anda belli olmasıyla Femerling alelacele kadroya dahil edilmişti. Önemli bir oyuncu ve takıma ağabeylik yapacak tecrübede bir isim.
Bu turnuvada B Grubunda Fransa, Rusya ve Letonya ile birlikte yer alıyor Almanya. Eğer Nowitzki olsaydı, çok çekişmeli bir grup izleyebilirdik. Fransa, Rusya ve Almanya arasında müthiş ve izlemeye doyum olmayacak bir çekişme olabilirdi. Fakat Nowitzki olmayınca, otomatikman bir vites geriye düşüyor Almanya. O yüzden Fransa veya Rusya’ya sürpriz yapma ihtimalleri düşük. Gene de basketbol bu, belli olmaz. Ama mücadeleleriyle grubun zayıf halkası olan Letonya’yı. Almanya’nın grubu 3. tamamlayacağını düşünüyorum.
Letonya
Grubun ve şampiyonanın en zayıf halkalarından birisi Letonya. Birkaç kez yolumuz kesişti onlarla da hazırlık turnuvalarında. Çok fazla özelliği olmayan bir takım. Bu yıl Efes Pilsen World Cup’a katılan bir diğer takımdı. Sadece kendileri gibi kapasitesi belli bir takım olan Büyük Britanya’yı mağlup etmeyi başardılar. O galibiyeti de son saniyede buldukları basketle almayı başardılar.
Takımın en önemli oyuncuları pota altındaki, NBA’de forma giyen A.Biedrins ile bir dönem ülkemizde de hem Efes Pilsen forması, hem de Fenerbahçe Ülker forması giymiş olan Kambala ve takımın skor yüküne önemli katkı yapan Skele. Biedrins ve Kambala’nın pota altındaki oyunları, takımın kaderini belli edecek. Bu avantajı gruptaki tek ciddi rakipleri olan Almanya karşısında kendi lehlerine çevirebilirlerse, şampiyonada en azından 1 galibiyet alabilirler. Ama dış oyuncu savunmasının da yeterli olmadığını düşündüğümde, Almanya’ya karşı hiç de işlerinin kolay olacağını düşünmüyorum.
Letonya’yı grubun en zayıf halkası olarak görüyorum. Fransa, Rusya gibi takımlara karşı varlık gösterceğine inanmıyorum. Dediğim gibi sadece diş geçirebilecekleri Almanya var, fakat Almanya’nın da Letonya kadar basit basketbol oynamadığını ve Letonya’ya teslim olmayacağını düşünürsek, Letonya’nın bu turnuvadaki şansının neredeyse sıfır olduğunu görebiliriz. Ben Letonya’nın grupta son sırayı alacağına ve şampiyonaya veda edeceğini düşünüyorum.
EuroBasket 2009 B Grubu #1
Son Avrupa Şampiyonu Rusya. 2007’de İspanya’nın ev sahipliği yaptığı turnuvada, finalde ev sahibiyle karşılaşmış ve JR Holden’ın son saniyelerdeki bulduğu şans basketiyle mağlup etmişlerdi İspanya’yı. Daha dün gibi aklımda. Zor bir maçtı. Uzun süre geride kaldılar skorda Rusya. Ama potada seken ve havalan, daha sonra basket olarak yere düşen top, Rusya’yı şampiyon yapmış, İspanya’yı ise finalde bir kez daha hüsrana uğratmıştı. O turnuvada Rusya adına en büyük 2 yıldız, bu turnuvada yoklar. NBA’deki yıldızları A.Kirilenko ve İspanya karşısındaki son baskete imza atan devşirme oyuncu JR Holden. Onların yokluğu çok büyük bir handikap Rusya için. Bir de hazırlık maçında sakatlanan Viktor Khryapa’nın durumu ise henüz netlik kazanmış değil.
Hazırlık maçlarında da beni tatmin eden basketbol izleyemedim Rusya’dan. Çok büyük bir takım değiller zaten. Heleki bu tip önemli eksikler, onların iyice elini kolunu bağlıyor. Şampiyon oldukları turnuvada da gruplarda son derece vasat bir performans sergilemişlerdi. Sonradan ne olduysa, birden patlama yaptılar ve kendilerini finalde buldular. Rus basketbolundan yetişen oyunculara da baktığımızda önümüzdeki bir 8-10 sene Rusya’dan ben bırakın şampiyonluğu, madalya dahi beklemiyorum.
Bu turnuvada ise B Grubunda Almanya, Letonya ve Fransa ile mücadele edecekler. Çok büyük güç farkları yok takımlar arasında. Ama burada Rusya ve Fransa öne çıkıyor ilk 2 sıra için. 3. sıra için disiplinli ve her zaman ne oynadıklarını bilen Almanya ön plana çıkıyor. Eğer ki bu turnuvada, rakiplerin bu şartlar altında olduğunu da düşünürsek, Nowitzki Almanya bu gruptan lider olarak bile çıkardı. Ama Alman yıldız bu turnuvadan affını istedi. Rusya’ya gelirsek, ben Fransa karşısında fazla şanslarının olmadığını düşünüyorum. Her ne kadar kolay bir maç olmayacaksa bile, Fransa daha hazır ve kağıt üzerinde daha iyi olan bir takım. Rusya’nın grupta en büyük rakibi Almanya olacaktır. Fakat Almanları da Nowitzki olmadığından dolayı, geçmelerini bekliyorum. Rusya, bu gruptan çıkar fakat ikinci oluşturulacak olan grupta şampiyonaya veda eder.
Fransa
Fransa’nın bu turnuvaya katılırken, diğer ülke takımları gibi hazırlık maçı yapmasına gerek kalmadı. Onlar hazırlıklarını, resmi maçlarda yaptılar, eleme grubundan geldikleri için. Beklenen de zor geldiler açıkçası. Bazı maçlarda beklenmeyen oyun sergilediler ama önemli olan gelmekti. Artık turnuvadalar ve bu maçtaki hava çok daha farklı olacaktır.
Kadrolarında başta NBA yıldızları Tony Parker olmak üzere, Diaw, Turiaf ve Pietrus gibi oyuncular yer alıyor. Geçtiğimiz yıllardaki Fransa’nın en büyük eksiklerinden birisiydi çember altı. Son yıllarda orada Turiaf ve Diaw’ın da görev almasıyla birlikte, bu eksikliği kapattığını düşünüyorum. Yine NBA’de forma giyen Batum var. İstikrarsız bir oyuncu olması Batum’un en büyük handikapı. Ama tüm basketbol camiasının oldukça büyük bir potansiyel taşıdığı hakkında görüş birliği içerisinde oldukları unutulmamalıdır. Yine en büyük kozları Parker olacak kuşkusuz. Parker’da turnuvadaki diğer takımlarına bakarsak, bu turnuvanın açık ara yıldızı olacaktır. Rakipleri de meydanda yokken, tüm Avrupa’ya ispatlamak isteyecektir, en iyisinin kim olduğunu. Bu açıdan baktığımız zaman Parker adına ufak bir motivasyonu görebiliriz.
Oldukça şanslı bir grupta yer alıyor bana göre Fransa. Eleme gruplarından gelmelerine rağmen, bu turnuvaya olan son bileti, son anda almalarına rağmen, turnuvada oldukça ilerleyebilecek bir gruptalar. Grupta ben onların ipi göğüsleyeceğini düşünüyorum. Rusya’nın eksikleri olduğundan dolayı, çok büyük bir sıkıntı içerisindeler ve oyun kurucu bölgesinde büyük üstünlük kuracaklardır Rusya ile olan maçta. Nowitzki’siz Almanya’ya karşı da zorlanacaklarını düşünmüyorum. Açıkçası ben Fransa’dan 3’de 3 yaparak bu grubu lider tamamlayacağını düşünüyorum.
EuroBasket 2009 A Grubu #2
Kısıtlı gücüne rağmen maçın ilk düdüğünden son düdüğüne kadar aynı disiplinle ve aynı mücadele gücüyle oynamaları sanıyorum İsrail’in en büyük avantajı rakiplerine göre. Öyle çok güçlü, derece yapacak oyunculara sahip değiller. Sırf takım oyunuyla da dengeleri bozacak bir takım da değiller. Sıradan bir takımlar benim gözümde. Dediğim gibi en büyük avantajları, maçta takınmış oldukları ciddiyet ve disiplin. Takımın en önemli oyuncuları olarak Yotam Halperin, Lior Eliyahu ve Tal Burstein öne çıkıyor. Bir de genç oyuncuları ve İsrail basketbolunun ileride çok şey beklediği Omri Casspi var. Henüz oldukça genç ve fazla da tecrübesi yok. Kendisini göstermek adına, o da tam performans ve tam konsantreyle oynayacaktır, aldığı sürelerde.
İsrail’i milli takımımıza karşı oynamış olduğu hazırlık maçında da izledik. Dediğim gibi çok ahım şahım olan bir takım değil. Özellikle yapacakları skora değinmek istiyorum. Bazı maçlarda ortalamalarının üzerine çıktılar. Benim gözümde atacakları sayı 60-65 arasıdır. Hücumda biraz da oyuncuların kişisel performanslarına, o günkü form durumlarına bağlı olan bir takım oldukları için, attıkları skor da oldukça değişkenlik gösterebiliyor. Hiçbir zaman attıkları 75-80 sayılar ölçü değildir İsrail’in.
Bu turnuvada da en büyük rakipleri Makedonya. Kendi güçlerine denk bir tek Makedonlar var grupta. Diğer rakipleri olan Hırvatistan ve Yunanistan’a diş geçireceklerini hiç ama hiç zannetmiyorum. Bir de benim gözlemlediğim, rakibin yakalamış olduğu sayı serilerine karşı, oldukça çaresiz kalıyorlar. Bunda dediğim gibi hücum güçlerinin kısıtlı ve pota altındaki oyuncularının ekstra özelliği olmamasından kaynaklanıyor. Oyun sıkıştığında, başarıyla uygulayabilecekleri özel setlerini yok. Bu konuda da yetersiz görüyorum. Ben Makedonya karşısında da fazla şans tanımıyorum İsrail’e. Ve grubu son sırada tamamlayarak, şampiyonaya erken veda edecek takımlar arasında görüyorum onları.
Yunanistan
Son yılların en büyük basketbol değerlerinden birisi Yunanistan. Kendine has basketbolu olan ve adeta makine düzeninde işleyen bir düzen, kurguya sahipler. Bu sistemde ve bu başarıda tabii ki yetenekli oyuncuların da yeri büyük ama, hem kulüp bazında hem de milli takım bazında ele alırsak Yunanları, gerçekten bu işi iyi yaptıklarını söyleyebilirim.
Bu turnuvaya önemli eksiklerle geliyorlar. Olympiakoslu oyuncuları Panagiotis Vasilopoulos ve Theodoros Papaloukas, kadroda yer almıyorlar. Özellikle Papaloukas gerçekten Avrupa’nın en iyi guardlarından birisi, belki de en iyisi. Onun dışında rakibe yaptığı sıkı savunmayla ün salmış olan Dimitris Diamantidis de bu turnuvada yer almıyor. Onun da eksikliği çok büyük bir dezavantaj. Özellikle Slovenya ile yaptıkları hazırlık maçında, çok aradı Yunanistan onu. Bir türlü istenilen savunma ritmini bulamadı Yunanistan. Ne içeride yeterli sertliği sağlayabildiler, ne de dışarıdaki oyunculara istenilen savunmayı yapabildiler. Durum böyle olunca da 81-64’lük farklı bir mağlubiyet ortaya çıktı. Her ne kadar eksik olarak lanse edilseler de, kadrolarında Spanoulis, Zizis, Fotsis, Bouroussis gibi son derece tecrübeli ve yetenekli oyunculara sahipler. Papaloukas ve Diamantidis’in yokluğunda kuşkusuz en kilit oyuncular olacaklardır ve onların açığını kapatmak için her maç daha fazla efor sarf edecek oyunculardan olacaklardır.
Yunanistan, her ne kadar eksiklerle de gelmiş olsa, Yunanistan, Yunanistan’dır benim gözümde. Hala oldukça iyi bir kadroları var ve ben onlardan yine madalya bekliyorum. Eksiklerinden dolayı, Hırvatistan’ın onları zorlaması ve hatta ciddi bir kesim tarafından da mağlup edilmesi beklense de, ben o kesime dahil değilim. Grup liderliği için benim favorim Yunanistan ve madalya alacaklarını da düşünüyorum bu turnuvada.
EuroBasket 2009 A Grubu #1
Makedonya pek bu seviye basketbol organizasyonlarında görmeye alışık olmadığımız bir takım. Bu yıl 4’lü eleme grubunda Estonya ve Portekiz gibi, basketbol kültürüne uzak 2 ülkeyi gerilerinde bırakarak Letonya ile birlikte bu şampiyonada oynamaya hak kazandılar. O grupta 2 mağlubiyet aldılar. Birisi deplasmanda fazla küçümsedikleri Portekiz’e karşıydı. Rakibini ciddiye almamaları onların başını daha iyi periyottan ağrıttı ve açılan farkı maç boyunca kapatamayınca sahadan sürpriz bir mağlubiyetle ayrıldılar. Diğer mağlubiyetleri ise grubun ilk maçında Letonya deplasmanındaydı. O maçta da takımın NBA patentli oyuncusu A.Biedrins 30 sayı 22 ribaunt gibi muazzam istatistiklere ulaşınca 83-82’lik skorla kaybettiler.
Makedonya’yı Efes World Cup 8’de yakından izledik. Mücadeleci bir takım. Kolay kolay da pes edeceklerini düşünmüyorum bu turnuvadaki maçlarda. Hatta iyi bir performans gösterip finale kadar çıktılar. Fakat finalde aynı zamanda bu turnuvada da rakipleri olan Hırvatistan’a boyun eğdiler. İki takım arasında ciddi kalite ve basketbol anlayaşı farkı var. Bu sonucu doğal karşılamak gerekiyor. Turnuvada ise en büyük rakipleri kuşkusuz İsrail olacak. Çünkü statü gereği grubu ilk 3 tamamlayan takımlarla, B Grubunu ilk 3 tamamlayan takımlar, aralarında yeni bir grup oluşturuluyor. Fakat burada tekrar birbirleriyle karşılaşmıyor takımlar. Ve ilk gruplarda grup sonuncusuna karşı aldıkları galibiyetler dikkate alınmıyor takımların. Durum böyle olunce, Makedonya için en ciddi rakip İsrail. Grubun favorileri olmaya aday 2 takım olan Yunanistan ve Hırvatistan’a karşı da sürpriz galibiyet kovalayacaklar. Ben Makedonya’yı İsrail’e oranla daha ciddi bir rakip olarak görüyorum ve gruptaki dengeleri alt üst eden takım olabilirler. Özellikle Amerika kökenli olan Massey, bu takımın her şeyi olacaktır. Şu an için Real Madrid’de forma giyiyor ve çok değerli bir oyuncu benim gözümde. Fazlasıyla tecrübesi olan bir isim. Makedonya’nın grubu 3. sırada tamamlamasını bekliyorum.
Hırvatistan
Yakından tanıdığımız bir takım Hırvatistan. Resmi maçlarda karşılaşmasak da, özel turnuvalarda karşılaştığımız bir takım. Bu yüzden biz basketbol severler, onları yakından tanıyoruz. Bu sezon da Efes Pilsen World Cup’da karşılaştık Hırvatistan ile. Turnuvanın şampiyon olan takımıdır. Ve turnuvaya katılan 6 takım arasında en hazırıydı Hırvatlar. İyi bir kadroları var ve turnuvaya önemli eksiklerle gelen Yunanistan karşısında, grup liderliği için favori gösterilmeseler de, içten içe çoğunluk Hırvatistan’ı ön plana çıkarmaya başladı. Kadrosunda Ukic, Planinic, Prkacin, Kasun, Vujcic gibi önemli oyuncular var. Özellikle pota altında rotasyonlarının kuvvetli olduğunu düşünüyorum. Şu anda Efes Pilsen forması giyen Kasun, bir dönem Beşiktaş CT forması giymiş Nicevic ve yine ülkemizde Efes Pilsen formasını terletmiş ve hemen hemen herkesin beğeniyle izlediği yaşlı kurt Prkacin var.
Prkacin’in son turnuvası olacak büyük bir ihtimal. Zaten bu şampiyonada da takıma ağabeylik yapsın diye çağrıldı. Şu ana kadar izlediğim Hırvatistan maçlarında, takımın çok büyük bir saygısının olduğunu söyleyebilirim Prkacin’e karşı. Oyununun en büyük özelliği olan sırtı dönük hücum etme özelliğiyle Hırvatistan’ın hücumuna önemli bir derinlik kazandırıyor. Bu şekilde aldığı toplarda, hem kendisi sonuca gidebiliyor, hem de yardım geldiği anda boş arkadaşlarını çok iyi bulup, rahat şut imkanı yaratabiliyor Prkacin. Ona özel hazırlanmış bir çok oyun seti izleyeceğiz yine Hırvatistan maçlarında. Onun dışında yeteneklerinden kimsenin şüphe etmediği Planinic var takımda. NBA’de forma giymiş bir oyuncu ve şu an basketbol kariyerini Avrupa’da, CSKA Moskova’da sürdürüyor. Kritik anlarda topu eline alabilecek, içeriye drivelarıyla, faul aldırıp, serbest atış çizgisinden kolay basketlere gidebilecek bir oyuncu. Onun dışında bir dönem Efes Pilsen forması da giymiş olan Popovic var. O da şutu iyi olan bir oyuncu ve boş kalması durumda iyi bir cezalandırıcı olacaktır takımı adına.
Bu turnuvada A Grubunda, Yunanistan, Makedonya ve İsrail ile birlikte yer alıyorlar. Turnuvaya eksik gelen Yunanistan karşısında sürpriz yapması beklenen takımların başında geliyor Hırvatistan. Şu ana kadar hazır görüntü verseler de hazırlık turnuvalarında ve her ne kadar Yunanistan eksik de olsa, kadrosunda hala önemli oyuncular var Yunan ekibinin. Bu yüzden hiç de yabana atılacak bir takım değiller. Ve Hırvatistan’ın da yıllardan beri alışılagelmiş olan “maç sonu oynayamama” hastalığı olduğunu düşünürsek, bu seviyelerde oynamayı alışkanlık haline getirmiş, son derece tecrübeli bir takım olan Yunanistan’a karşı büyük handikap taşıyor bu. Diğer 2 rakibini geçeceklerini ve Yunanistan ile de grup birinciliği için kora kor bir mücadele bekliyorum Hırvatistan’dan. Daha ilerisine baktığımız zaman yine madalyayı sonuna kadar kovalayacaklardır.
4 Eylül 2009
En Zayıf Halka Fatih Oldu
Milli takımdan son ayrılan da belli oldu. Fatih Solak... Kadromuz şu şekilde;
Barış Hersek (Banvit), Engin Atsür (Beşiktaş Cola Turka), Ender Arslan, Kerem Tunçeri, Sinan Güler (Efes Pilsen), Oğuz Savaş, Ömer Faruk Aşık, Ömer Onan, Semih Erden (Fenerbahçe Ülker), Ersan İlyasova (Milwaukee Bucks), Hidayet Türkoğlu (Toronto Raptors), Bekir Yarangüme (Türk Telekom).
Tanjevic'in açıklamalarına uzun uzun değinmeyeceğim. Çünkü açıklamasıyla, şu ana kadarki sahadaki oynattığı düzen farklılık gösteriyor. Şu demiş çok sayın koçumuz: "'Oğuz 4 numara için yavaş kaldı. Kadromuzda çok oyuncu vardı ve birini takımdan kesmemiz gerekiyordu. Fatih Solak hazırlık kampı boyunca çok iyi çalıştı ve çok iyi performans sergiledi. Ancak bu taktiksel hamleydi. Ersan İlyasova'nın arkasında power forvet olarak oynayacak bir oyuncuya ihtiyacımız vardı. Bu yüzden 4 numarada oynayabilen Barış Hersek'i tercih ettim. Fatih'e çalışmalarındaki ciddiyeti ve göstermiş olduğu performanstan dolayı teşekkür ederim.''
Hazırlık maçlarında çok fazla oynatmadı Ersan'ı 4 numarada. Habire bir arayış içerisinde oldu ilk günden son güne kadar. Yine bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Artık bize de burada "hayırlısı" demek düşer.
3 Eylül 2009
Kerem Gönlüm Cezasını Bekliyor
Bildiğiniz gibi bir süredir gündemdeydi Kerem. TBL'de Play Off finalindeki 5.maçta, kendisinden alınan idrar örneğinde yasaklı maddelerden olan "cathene" rastlanan Kerem Gönlüm'e beklenen üzücü haber geldi. Açılan ikinci numunede de sonuç pozitif çıkmış. Böylece olayın sonuna ve en üzücü olan yerine gelindi; ceza kısmı. Artık Kerem, çıkacak cezayı bekliyor. Bu cezaya itiraz etme hakkı var, bu durumda da iş tahkime kalacak. Ama 6 aydan az bir cezayla yırtması bana pek mümkün gözükmüyor. Alttaki haberde bahsettiğim Kerem durumu artık kesinleşmiş oldu, her an Efes Pilsen tarafından resmi açıklama gelebilir Ermal transferi için.
Ermal Kurtoğlu Efes Pilsen'de Mi?
Evet, Kerem Gönlüm'ün olayı yüzünden Efes Pilsen'in kadrosunda o mevkide yerli oyuncu açığı ortaya çıkmıştı. Kerem Gönlüm'ün durumu henüz belli olmasa da ceza alması çok büyük bir ihtimal. Efes Pilsen yönetimi ise bu duruma karşılık hemen atağa geçerek, Pamesa Valencia'nın sözleşmesini fesh ettiği Ermal ile tüm konularda anlaşma sağlamış. Daha önce Galatasaray CC'nin de gündeminde yer almıştı milli basketbolcumuz. Türkiye'ye gelmeye sıcak bakan Ermal, Efes Pilsen'in karşı karşıya kaldığı bu durum sonrasında eski takımına yeşil ışık yakmış. İçeriden aldığım haberlere göre, herşey hallolmuş. İş sadece imzaya kalmış. Kerem Gönlüm'ün durumu belli olur olmaz, imzayı attırıp, haberi vereceklermiş. Kerem Gönlüm gibi mücadeleci bir uzunun kaybetmek üzücü tabii ki ama Ermal gibi sırtı dönük oyunu olan bir oyuncunun da transferi mutluluk verici. Çünkü mevcut olan hiçbir Efes Pilsen uzununun bu şekilde bir yeteneğinin, oyun anlayışının olmadığını düşünürsek, kuşkusuz Ermal, önemli bir derinlik kazandıracaktır Efes Pilsen hücumuna eğer imza atılırsa. Önümüzdeki günler göreceğiz...
İstanbul Cup
Turnuva 15-17 Eylül tarihleri arasında yapılacak. Maçlar Ahmet Cömert'de oynanacak. Katılımcı takımlar şu şekilde; Galatasaray CC, Erdemirspor, Cibona Zagreb ve Zalgiris Kaunas olacak. Fikstür şu şekilde;
15 Eylül Salı
17.00 Cibona Zagreb–Erdemir
19.00 Galatasaray Cafe Crown–Zalgiris Kaunas
16 Eylül Çarşamba
17.00 Erdemir–Zalgiris Kaunas
19.00 Galatasaray Cafe Crown–Cibona Zagreb
17 Eylül Perşembe
17.00 Zalgiris Kaunas–Cibona Zagreb
19.00 Erdemir–Galatasaray Cafe Crown
1 Eylül 2009
Milli Takım EuroBasket 2009'da Ne Yapar?
Bu aralar pek haber yok, yorum yapacak. O yüzden blogu da biraz canlı tutmak adına yeni bir anket aklıma geldi.
Uzun bir süredir milli takım, hazırlıklarını sürdürüyor biliyorsunuz. Son katıldığı turnuvada da Ömer Onan'ın deyimiyle "Efes Pilsen World Cup tokatı" nı yedi milli takımımız. Aslında böyle tokat demekle geçiştirilecek bir durum değil. Daha çok -şamar- oldu bu. Aslında Tanjevic baştayken daha çok şamar yeriz ya biz neyse.
Bir de gündemde karambole gelen ve unutulan bir konu daha oldu. Kerem Gönlüm konusu. Milli takım kadrosundan çıkarıldı. Ama onun yerine hala adam alınmış değil. KG'nin alacağı süreleri Oğuz, Ömer Aşık ve Semih'e paylaştıracak. Onlardan arta kalan sürede de sanırım Baby Shaq'ımız Fatih Solak ve takımımızın çömezi Barış Hersek'e süre verecek. Tabii biz de aptalız ya, bu takımdan birşeyler bekleyeceğiz ve hedefi olan bir takım olduğuna inanacağız. Saçmalık. Şu dakikaya kadar bunu tartışmak bile başlı başına bir saçmalık. Biz böyle bir çağ dışı hocaya sahip olduğumuz için, bünye artık bağışıklık kazandı. Hatta federasyon başkanımız turgay demirel (isim-soyisimin baş harflerini büyük yazılmasını bile hak etmiyor benim gözümde, bırakın federasyon başkanlığını) bizim iyice kabullenebilmemiz, sinir hastası olmamamız için, aldı bir de Fenerbahçe Ülker'in başına geçirdi yıllar önce, bizim iyiliğimizi düşünerek. İstenilen de oldu, artık Tanjevic'e karşı spor kamuoyu ve biz basketbol severler artık tepkisizleştirilmiş hale geldik.
Konu neredeydi, nereye geldi. Dertliyiz bu konuda napalım. Hazırlık turnuvalarında pek değinip, sinir bozmak istemedim. Kendimi şampiyona sonrasına saklıyorum. Alınacak sonuca göre yazı yazmayacağım tabii. Şu an sadece yazının başlığını arıyorum. "Karambole gelen başırı" mı, yoksa "Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi" mi? Göreceğiz... Fikirlerinizi ve görüşlerinizi bekliyorum...
"Yılın Transferi Rakocevic"

Bizi izleyen siz değerli blogseverlere sorduk, TBL'de yılın transferini. 18 kişiden 11'i Igor Rakocevic dedi. Ben de oyumu yıldız oyuncuya verdim. Gerçekten Avrupa'daki en iyi 2 numaralardan birisi. Ligimize renk katacaktır kuşkusuz kendisi. Avrupa'da da istenen başarıya ulaştırmak için dümene geçirmiş durumdayız. Umarım bizim beklentilerimizden çok daha fazlasını verir, hem Efes Pilsen için hem de Türk basketbolu için güzel anılar bırakır gerisinde. Hoşgeldin Igor.