14 Ağustos 2009

Nowitzki de Polonya'da Yok

Alman Milli takımının süperstarı ve aynı zamanda emektarı Dirk Nowitzki de Polonya'da oynamayacağını açıkladı. 11 yıldır aralıksız hizmette bulunan Nowitzki, oynamak istemeyişini bu yaz dinlemek istediğine bağlamış. Aslında bu sürpriz bir haber değil. Olimpiyatlardan sonra da Nowitzki'nin bu dinlenme konusu gündeme gelmişti. O da sonuçta haklı, dinlenmek isteyebilir. Her şampiyonada milli takımı sırtında taşımak zorunda da değil. Böylece B Grubu oldukça cacık bir grup haline geldiğini söyleyebilirim. B Grubundaki takımları hatırlarsak; Rusya, Almanya, Letonya ve elemeden gelecek takım yer alacaktı. Nowitzki'nin bu kararının resmiyet kazanmasının ardından Rusya, her ne kadar Kirilenko ve JR Holden olmamasına rağmen bence açık ara favori haline geldi. 2.lik için diğer tüm takımların şanslarının eşit olduğunu düşünüyorum.

Hazır konu Nowitzki'nin yokluğundan açılmışken, başka hangi yıldızların bu yaz sonu Polonya'da yer alamayacağına bakalım. Demin de dediğim gibi Rusya'da NBA yıldızı Andrei Kirilenko ile CSKA'nın devşirme guardı ve Rusya için oynamaya başladığından beri çok şeyi değiştiren JR Holden yok.

Litvanya'da ise yıldız guard Sarunas Jasikevicius da affını isteyenler arasında. Yine Avrupa'nın sayılı şutörlerinden birisi olduğuna inandığım ve her zaman yüksek bir potansiyele sahip olduğunu düşündüğüm fakat sakatlıklardan bir türlü belini doğrultamayan ve kendisinden bekleninin altında performans sergileyen, bu yüzden de acımasız eleştirilere maruz kalan Arvydas Macijauskas da affını istedi. Bir diğer affını isteyen oyuncusu ise Rimantas Kaukenas. Bu 3 isim de oldukça kaliteli, potansiyelli oyuncular. Litvanya adına önemli kayıplar bunlar.

İngiltere ise Polonya'ya geldi ama gelip geleceğine bin pişman olacağını düşünüyorum ilk 3 maç sonunda. Turnuvanın açık ara en güçsüz kadrosuna sahipler. Ve buldukları grupta Sırbistan, İspanya ve Slovenya gibi takımlar ve İngiltere averaj takımı olmaktan kurtulamayacak. Onlar da ise büyük umutlar bağladıkları NBA'in iki önemli oyuncusu Ben Gordon ve Luol Deng aflarını istediler. Luol Deng bildiğiniz gibi ağır bir sakatlık geçirdi ve tekrar bu tehlikeyle karşı karşıya kalmak istememesinden dolayı, afını istedi. Ben Gordon ise bildiğiniz gibi Detroit'den yüklü bir kontratı kaptı ve o da yeni takımıyla yeni heyecan peşinde olduğu için, sakatlanma korkusuyla afını istedi milli takımdan. Böylece İngiltere'nin eli bomboş kaldı.

Sırbistan'da ise Avrupa'nın en iyi birkaç oyuncusundan biri olan ve artık ismini duyduğumuzda bize çok şey ifade eden Igor Rakocevic, affını isteyen bir başka oyuncu. Yine NBA'de forma giyen Darko Milicic ve Avdalovic kadroda olmayan ve çağrılmayan isimler.

İspanya'da ise Pau Gasol'ün bir sakatlığı vardı fakat yapılan açıklamalar sonunda, ucu ucuna yetişeceği açıklandı. Hidayet'in yeni takım arkadaşı Jose Calderon ise sakatlığını mazeret göstererek milli takımdan affını istedi. Onun dışında milli takımı bıraktığını açıklayan Carlos Jimenez de doğal olarak kadroda yer almıyor.

İtalya'da ise Siena'dan tanıdığımız müthiş mücadeleci, ribauntçu, tabiri caizse Mirsad'ın İtalyan versiyonu Shawn Stonerook milli takıma sıcak bakmasına rağmen, sonradan yan çizdi ve kampa katılmadı.

Yunanistan'da ise Olympiakoslu oyuncuları Panagiotis Vasilopoulos ve Theodoros Papaloukas milli takımdan aflarını isteyen oyunculardan. Yine sakatlığı bulunan Dimitris Diamantidis de şampiyona da yer alamayacak önemli oyunculardan bir tanesi.

En son olarak milli takımımıza baktığımız zaman diğer yıldızlardan tek fark olarak bizde coach'un kaprislerini ve dik başlılığını görüyoruz. Buraya kadar saydığımız yıldız oyuncular milli takımlarını yanlız bırakırken ya kişisel kararlarını dinlenmek yönünde kullanmış ya sakatlıklarının nüksetmesinden korktuları için karşı taraftan anlayış beklemişler ya da gerçekten sakat oldukları için kadroya dahil edilmemişler veya aflarını istemişler. Halbuki bizim milli takımımızda durumlar çok farklı. Dediğim gibi Tanjevic'in kaprislerini, vurdum duymazlığını ve egolarını ve pek tabii üstün basketbol bilgisini ve oyunu okuyuşunu görüyoruz. Mehmet Okur, Serkan Erdoğan ve Kaya Peker gibi şu anda bile hangi takımda oynarsa oynasın (milli takımda dahil) hatrı sayılır dakikalar ve performanslar vereceklerine kefil olduğum bu 3 oyuncu maalesef kadromuzda değil. Neyse bu değerli nefesimizi ve enerjimizi Tanjevic gibi saçma sapan birine, basketbol bilgisi ve oyun anlayışı 1990'lı yıllarda kalmış olduğunu düşündüğüm birisine harcamaya değmez.

Yazıyı noktalamadan genel bir bakış atacak olursak kadrolara, İspanya, Yunanistan, Litvanya gibi takımların oldukça önemli eksikleri olmasına rağmen öyle kadrolara sahipler ki, bu onların favori olmalarından herhangi bir şey kaybettirmiyor.