14 Ağustos 2009

Güle Güle Enes

Sonunda kaçtı gitti. ABD'ye uçtu. Edindiğim bilgilere göre önce Las Vegas'da 1 yıl kalıp, orada dil sorununu çözecekmiş daha sonrada NCAA'de güçlü takımlardan birine gidecekmiş Enes. Aslında bir başka ihtimal olarak da 18 yaşını doldurduktan sonra tıpkı Ersan abisi gibi, Barcelona, CSKA, Olympiakos, Panathinaikos gibi Avrupa'nın dev takımlarında forma giymek. Ama ben olsam hiç Avrupa'ya dönmem, NCAA'de kalır ortalığı toz duman eder, geliştirebildiğim kadar kendimi geliştirir, daha sonra NBA draftlarına girerim.

Gelelim olayın Fenerbahçe Ülker cephesine. Zaten Enes'in geçen sezondan böyle bir düşüncesi varmış fakat yönetim son anda ısrarları ve teklifleriyle takımda tutmayı başarmış Enes'i. Fakat bu sezon telaffuz edilen rakamlara bakacak olursak, aylık 40 milyar, seneye ise aylık 70 milyarlık teklifi kabul etmemiş Enes. Ülker alt yapısının Fenerbahçe'ye armağanı olan Enes'i bu sefer kandıramamışlar, tabii ailesini de.

Olayın parke tarafına bakacak olursak, Enes'in bu açıdan da doğru bir karar verdiğini düşünüyorum. Takımın başında Tanjevic gibi yetenekli oyuncuların yeteneklerini köreltme, onları doğasında olmayan şekilde saha içinde görev verme, farklı misyonlar yükleme gibi üstün hizmetleri var takıma ve oyunculara ! Enes, dua etsinki bu üstün hizmetlerden yararlanmadı. Tanjevic'in keyfini bekleyip 3-5 dakika alır mıyım diye kenarda strese girmesine de gerek kalmadı böylece. Ben Enes'i çok iyi yerlerde göreceğime eminim. Zaten son zamanlar abuk subuk haberler çıkmaya başlamıştı ve Enes'i de bu haberlerle meşgul etmeye başlamıştık. Herşey açısından çok çok iyi oldu ve çok yerinde bir karar verdi Enes. Bundan sonra Enes için tek dileğim, sakatlıklardan uzak kalması. Gerisi çorap söküğü gibi kendiliğinden gelecektir zaten.